
Selçuk Kent Belleği...
Eski tütün deposu. Kent Belleği Binası olarak kullanılıyor. Kentin tarihi ile Efes'in tarihi gelişimi, mübadele izleri, etnografik eserler sergileniyor. Zaman zaman resim sergileri, müzik performansları izlenebiliyor. Bazen yazarlar ile yüz yüze görüşme imkanı olabiliyor. Hepinizi bekleriz.
Muhacirler 1924 mübadelesinde gelmişler.
Gülcemal gemisi ile gelenler var. Onların hikayeleri de sergileniyor burada.
Selanik ve Girit ten gelenler var. Hikayeler çok acayip. İnsanlık pandemiye tutuldu, perişan oldu sanmayalım. Hikayeler çok acıklı, dokunaklı... Ama insanlık tarihi bu miras ile gelmiş bu güne.
Bana sorarlar sen niye gittin Selçuk'a diye? Oralı mısın diye. Yoo, ben çok sıkı bir Sarıyerliyim. Fanatik hatta. Ama buraya aşık oldum yıllar önce.
Sabahattin Ali hikâyeleri ile büyüdüyseniz bilirsiniz. Harika bir hikayesi vardır. Kırkınca ile ilgili
Kırkınca yani bu günkü Şirince. Sonuçta bu topraklarda hepimiz göçmeniz...
Bu ülkede bir il dışında tümünü defalarca gezdim. Yaşamımın 3 de ikisi dolaştım. Ören yerlerini, bazen dağlarını, bazen mağaralarını, yaylalarını... Kahvelerinde oturdum, herkesle sohbet ettim. Hikayelerini dinledim. Toroslarda göçerleri ziyaret ettim, çadırlarında konuk oldum. Karadeniz de fındık topladım. Bu toprakların insanlarına tutuluyor insan. Hele de biraz öncesine kadar daha saf bir dönemde yaşamış olmanın hazzına varmak ve herşeyi izlemek harika. Çok fazla hikaye biriktiriyorsunuz ve yığınla anınız oluyor.
Anlatacak çok şey var. Çok zaman beni susturmanız gerekebilir. Konuşmak ve yazmak aşırı şehvetlidir. İnsan tutamaz kendini. Bazen de paylaşmak gerekir hikayeleri. İnsanlık hikayeleri birbirine aktararak geçmişten bu yana yol almış. Bazen korkuyorum, zamanım kalmadı diye. Eyvah şu da vardı, ne yazabildim ne anlatabildim, yazık olmasın bari diye anlatıyorum. Hemen, acele 😂... tutma bizi arkadaş, yeter artık diyebilirsiniz.
Göçmenlerin bir suçu yok. Düşünün, ABD ve Kanada göçmenlerin oluşturduğu, büyüttüğü ülkeler. Bugünkü göçler tamamen kötü siyasetçiler ya da savaştan ve terörden beslenenler yüzünden oluyor. Sanmayın ki Suriyeliler buraya bayılarak geldi. Tıpkı koca İran'ı geçip gelen Afganlar gibi. Ya da yeni tür bir köle ticareti diye de bakmak lazım. 60 larda Almanya ya gidenleri düşünün. Alman ekonomisine yardım ettiler. Göçe zorlanan insanların çok azı zaman içinde mutlu olmuş. Her insan için iç acıtan yığınla hikaye oluşuyor.
Son sözü Orhan Veli'nin şiirine bırakalım:
Sabahattin Ali hikâyeleri ile büyüdüyseniz bilirsiniz. Harika bir hikayesi vardır. Kırkınca ile ilgili
Kırkınca yani bu günkü Şirince. Sonuçta bu topraklarda hepimiz göçmeniz...
Bu ülkede bir il dışında tümünü defalarca gezdim. Yaşamımın 3 de ikisi dolaştım. Ören yerlerini, bazen dağlarını, bazen mağaralarını, yaylalarını... Kahvelerinde oturdum, herkesle sohbet ettim. Hikayelerini dinledim. Toroslarda göçerleri ziyaret ettim, çadırlarında konuk oldum. Karadeniz de fındık topladım. Bu toprakların insanlarına tutuluyor insan. Hele de biraz öncesine kadar daha saf bir dönemde yaşamış olmanın hazzına varmak ve herşeyi izlemek harika. Çok fazla hikaye biriktiriyorsunuz ve yığınla anınız oluyor.
Anlatacak çok şey var. Çok zaman beni susturmanız gerekebilir. Konuşmak ve yazmak aşırı şehvetlidir. İnsan tutamaz kendini. Bazen de paylaşmak gerekir hikayeleri. İnsanlık hikayeleri birbirine aktararak geçmişten bu yana yol almış. Bazen korkuyorum, zamanım kalmadı diye. Eyvah şu da vardı, ne yazabildim ne anlatabildim, yazık olmasın bari diye anlatıyorum. Hemen, acele 😂... tutma bizi arkadaş, yeter artık diyebilirsiniz.
Göçmenlerin bir suçu yok. Düşünün, ABD ve Kanada göçmenlerin oluşturduğu, büyüttüğü ülkeler. Bugünkü göçler tamamen kötü siyasetçiler ya da savaştan ve terörden beslenenler yüzünden oluyor. Sanmayın ki Suriyeliler buraya bayılarak geldi. Tıpkı koca İran'ı geçip gelen Afganlar gibi. Ya da yeni tür bir köle ticareti diye de bakmak lazım. 60 larda Almanya ya gidenleri düşünün. Alman ekonomisine yardım ettiler. Göçe zorlanan insanların çok azı zaman içinde mutlu olmuş. Her insan için iç acıtan yığınla hikaye oluşuyor.
Son sözü Orhan Veli'nin şiirine bırakalım:
Hanginiz bilir, benim kadar,
Karpuzdan fener yapmasını;
Sedefli hançerle, üstüne,
Gülcemal resmi çizmesini;