13 Mayıs 2022 Cuma

Kuzine




Sobalar ile ilgili paylaşımlarınızı gözlerim dolarak okudum. İyice emin oldum ki insan hayatı 3 evre. En çok özlenen çocukluk olmalı. Benim için maşinga, anneanne, babaanne demek. Çünkü onları hatırlatıyor bana. Çocukluğumu...

Ne mutluyum ki Selçuk'a gelerek çocukluğuma döndüm. Anneannemin evi ortasında bir dut ağacı olan avluya açılırdı. Çok da sevmezdim ama ortada yanan bir soba bulunurdu. Hatırımda her şey...

O denli bağlıymışım ki yirmibeş yıl önce buraya geldiğimde elime bir balon tutuşturulmuş gibi mutlu olmuştum. Mahalle arasında, yüz yıllık bir ev buldum. Avlusu olan, soba bacası bulunan bu ev beni 1960 lı yıllara götürdü. Anneannemin iki katlı, içinde dut ağacı olan avlulu evini bulmuş gibi olmuştum...

Oysa ben şehrin tam da ortasında olan bir evde yaşamaktan hep memnun olmuş bir adamdım. Hatta çok fazla mutlu olduğum bir durumdu şehrin ortasında yaşamak. Taksim'e yürüyerek gidebiliyordum, Beşiktaş'a, Nişantaşına'a da, Maçka'ya da...

Etrafta olan biten herşeye şahit oluyor insan bu durumda. Büyük bir olay yavaş yavaş gençliğin başlangıcındaki bir çocuk için. Ancak bahsettiğim üç evrenin ikincisine girmiş biri için geçerli bu durum.

Şimdi üçüncü evredeyim ve çok da mutluyum. Maşinga mı dersiniz, kuzine mi bilmem ama anneannemin evi gibi bir evde yaşamak ve o sobanın başında zaman geçirmek büyük bir mutluluk. Bacasından duman tüten bir ev görmek insanı mutlu ediyor. Orada yaşayan insan olduğunu bilmek harika bir duygu...

Share:

Related Posts: