11 Ekim 2016 Salı

Yolda.









Yorgunsun... 

Yorgunsun be adam. Kötü bir uyku, boktan bir gece geçirmişsin.. Hep bunlar yönetimin yüzünden diye geçiriyorsun içinden. Ya da benim hakkım olan müdürlüğü elimden alan o yavşak herif... 
Zaten eve geldiğimde karının yüzünden düşen bin parça. Çocuklar insanı çıldırtıyor. Ders çalışmayan, 6 kırıklı karnesinden utanmayan bu hayta oğlan hele.. Ne kötü kaderim varmış benim. Oysa hiç de bunları hak edecek biri değildim ben diyorsun işin kolayına kaçarak. Annen hep " benim koca kafalı, akıllı oğlum" diyerek okşardı saçlarını. 

Büyük adam olacak benim oğlumm. 
Sen de biliyordun nasılsa böyle olacağını.. Ama olmadı işte. Hep sebepler çıktı, hep yolunu kesen adamlar... 
Aslında lisede önündeki sırada oturan Aysel'le evlenmeliydim diye geçiriyorsun içinden kötü geçen gecenin bir yerinde, uyku ile uyanıklık arasında... 
Babasının manifatura dükkanı vardı ne güzel.. Tek kızıydı Aysel. Alsaydım Aysel'i şimdi bu çektiklerimi çeker miydim ulan diye sayıklıyorsun. Ne güzel adam da öldü erkenden. Dükkana konardım, paşa gibi yaşardım diye devam ediyorsun... 
Aslında o kocaman kafanda akıl olmadığından bihabersin tabi... Nerden bileceksin, annenin seni koca kafalı akıllı oğlum diyerek severken sadece koca kafanın varlığına içinden lanet okuyup ne olacak bunun sonu diye hayıflandığını... 
Daha bilmediğin neler var. Ben sana anlatacağım...


Aslında fena çocuk değildin, sandığın kadar akıllı olmasan da. Okulları sadece iki sene çakarak da olsa bitirmiştin. Eh askerliği de aradan çıkarınca artık tüm güzellikler seni bekliyordu.. Koşarak atıldın hayata. Müfettiş olmak hayaliyle girdiğin sınavdan sade bir memur olarak ayrılıp başladın bankada çalışmaya. Şimdi burada dur ve iyice kulak ver bana. Nişanlın - bok var gibi askerden döner dönmez aile arasında nişanlanmıştın ya kasabın kızı Tülay'la- hayatım annemlere de yakın diyerek sana Üsküdar'da bir ev tut emrini verince annenin biriktirdiği üç kuruşla hemen koşup hayallarindeki evi kiralamıştın. Senin hayatın oradan itibaren uykusuz ve yorgun gecelere gebe kalmıştı hiç anlamadan sen. Dur hemen ne yaptım ben diye sıkıştırma beni, anlatacağım. Hatırlıyorsun di mi işe başladığın banka Avcılar'da idi. Buraya bir mim koy, unutma sakın. Henüz İstanbul'da metro yapım aşamasında idi. Sabah herkesten önce kalkıp ilk vapura yetişmek nispeten kolaydı ama karşıya geçip tıkış tıkış otobüslerde işe yetişmek... 
İşte senin kötü gecelerin böyle başlamıştı. Ne o? Aptal aptal bakıyorsun gözlerini kocaman açıp. Dinle, anlatıyorum...

İşten çıkınca tekrar aynı ıstırabı çekerek iki ay sonra karınla yaşamaya başlayacağın eve dönüyordun. İkinci çocuğun olduğunda artık şef olmuştun şubede. O çocukları bunca yorgunlukla nasıl yaptığın benim için hâlâ muamma ya neyse konumuz bu değil. E artık şef oldun kocacım, iki çocuk da var. Bu küçük ev bize yetmez oldu dediğinde karın, büyük bir ev aramaya başladın. İkinci hatayı yaptın işte. Yok yok, yeni eve çıkmak değil hemen itiraz etme. Tabi ki iki çocukla daha büyük bir eve çıkmak senin de hakkın. Lakin karın 

Bostancı daha münasip olur, güzel bir semt 
dediğinde oradan evi tutmaktı hatan. Bu sefer Bostancı'dan Kadıköy'e gelip vapurla karşıya geçmek, oradan da Avcılar'a bankaya yetişmek için bir saat daha azalttın hayatından. Canım niye yolu uzatıyorsun dedi karın, bin şurdan bir otobüse evin önünde durak, geçersin karşıya. Oradan da bir aktarma... Hooop bankadasın... 
Bunu ben niye düşünmedim yahu deyip kafana vurmanı aptallıklarından saymıyorum bak. Köprüde iki katlı otobüsün üst katından yanından geçen arabalara bakıp yahu ben niye bir araba almıyorum dediğinde artık tamamen dönüşü olmayan yola girmiştin..Hemen o gün şubede müdür yardımcısına koşup şu kredi şeysinden acaba ben de diye başlayan cümleyi kurduğunda kendini neyin içine soktuğunu bilmiyordun.

Borçları ödeyip gıcır gıcır arabanın direksiyonuna geçtiğinde ahmak oğlun da doğmuştu.. Ee sen de az adam değildin hani, müdür muaviniydin. Üç çocuklu kocaman muavin. Artık her sabah bir yarım saat daha erken kalkarak yeni arabana atlıyor, iki buçuk saatte işine gidiyordun. Avcılar'da iyice büyümüş, kalabalıklaşmıştı geçen yıllar içinde. Bir onbeş dakika da -iyimser bir tahminle- arabanı park edecek yer arıyordun.. 
Neyse yahu her şey yolundaydı işte. Karın mesut, çocuklar memnun. Araban da yepyeniydi.. İkinci müdür olman da çok yakındı artık. Ulan yoruluyorum ama değiyor diyordun artık iyice uyuyamadığın gecelerin sayısı artarken. Bir akşam karına ikinci müdür oldum müjdesini uykulu gözlerle verirken kayınvalide de oradaydı. Hayırlı olsun damat. Bak bizim küçük kızın kocası mütahit, koca evler yapıyor Pendik sahilinde dediğinde hiç tepki vermedin. Ben tamam anlıyor galiba artık koca kafalı diye sevinirken koltukta uyuyakalman tepkisizliğinin sebebiymiş meğer, bilemedim. Ama artık ok yaydan çıkmıştı. Pendik sahilde 4+1 daireyi aldın küçük damattan. Biraz da kazıkladı ya seni hiç sesimi çıkarmadım. Oh oldu hergeleye dedim hatta, afedersin. Sabah o güzelim koca daireden -deniz manzarası olduğundan haberin var mı- çıkarken etrafta kimse olmuyordu. Çocukların okula gitmesine daha üç saat vardı, sen bir üst modelini satın aldığın yeni arabanın kapısını uzaktan kumandayla açtığında. Yapayalnız geçtin direksiyona. Artık yol daha uzundu senin için. Ve tek başına radyoda ağzında ciklet varmış gibi konuşan kızı dinlerken gözlerin kapanıyordu.. Yol kalabalık, uzun ve çekilmezdi. Aysel o anda geldi aklına... 
Karınla epeydir kötü gidiyordu bazı şeyler. Çocuklar fazla geliyordu gözüne. Hele de ev büyüyünce artık sizden çıkmaz olan kayınvalide... 
Bir daha ah Aysel dedin ve yol bitene kadar tekrar edip durdun...


Gece sadece 3 saat uyuyordun artık. Bir gün sana yetmiyordu.. Tülay'dan bıkmış hep Aysel'i sayıklıyordun... O gün biraz konuşalım demiştin bana tüm olanları, mutsuzluğunu anlatırken üst üste sigara içiyor bir yandan da kadere sayıp sövüyordun. Benden beklediğin karını boşa, Aysel'e git. Çocukları boşver, büyüdüler iyice dememdi galiba. Aslında ilk aklıma gelen buydu zaten.Sanırım yuva yıkan arkadaş olmak istemedim. Akşam eve döndüğümde bir rakı koydum, düşündüm uzun uzun. Başından beri hikayeyi biliyordum. Anlamakta güçlük çekmiştim, adamın her şeyi var. Bir karısı, üç çocuğu, evi, arabası.. Emekliliğe müdür olarak ayrılacak iki yıl içinde. Bir de yazlık alır Ege'de gider oturur işte diyordum..İkinci kadehi koydum. Bir sigara daha yaktım, derin bir nefes çektim. Tüm duman ciğerlerime doldu... 
Gülmeye başlamasam iyiydi çünkü genzime kaçan duman beni boğuyordu neredeyse.. Fırladım yerimden. Deli gibi gülüyordum... Gözlerimden yaşlar geliyor, tutamıyordum kendimi. Bağırmaya başladım. 

Ulan öküz Avcılar'a taşınsaydın ya 
Kendi sesime güldüm uzun süre... Tekrar ettim bağıra bağıra...

Ulan öküz taa en başında Avcılar'a taşınsaydın ya ...


İstanbul 11 Ekim 2016

Share:

Related Posts: